IRAK’IN KUZEYİNDE PKK TERÖR ÖRGÜTÜ İLE MÜCADELEYİ ANLAMAK

Türkiye kırk yılı aşkın bir süredir PKK terörüyle mücadele ediyor. Bu mücadele hukuki, sosyal, siyasi, ekonomik alanda olduğu gibi askeri kuvvet kullanımı yoluyla da sürdürülüyor. Askeri kuvvet kullanımı, yani terör örgütü PKK’nın silahlı kanadının kuvvet kullanımı yoluyla sonlandırılması ya da etkisiz hale getirilmesi sürekli bir mücadele yöntemi olup hem ülkemiz toprakları içerisinde hem de sınırlarımız ötesinde barınan terör örgütü mensuplarına yönelik yürütülmektedir.

Ülkemiz toprakları içerisinde yuvalanan terör örgütüne yönelik askeri mücadele, terör örgütünün ülkemizin huzur ve güvenliğini bozmasını önlemek, vatandaşlarımıza ve devlet birimlerine yönelik terör eylemleri düzenlemelerini engellemeyi hedefler. Sınır ötesinde barınan terör örgütüne yönelik düzenlenen askeri operasyonlar ise örgütün yurtiçine silah, malzeme, teçhizat ve eleman aktararak örgütün yurtiçi yapılanmasını kuvvetlendirmesini önlemek, sınır ötesinde barınarak güçlenmesini engellemek, sınır ötesinden yurtiçine geçerek terör eylemleri düzenlemesinin önüne geçmek amacını taşır.

Doç.Dr. Nihat Ali Özcan’ın “PKK, Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi” başlıklı kitabında anlattığı üzere PKK terör örgütü mensupları, İran-Irak Savaşının başladığı günlerde Türkiye’de gerçekleşen 12 Eylül askeri darbesinin de etkisiyle ideolojik olarak kendilerine yakın buldukları Talabani bölgesine geçerek Irak’ın Kuzeyinde üslenmeye başladılar. Aynı dönemde Barzani ise hemen hemen tüm gıda maddelerini temin ettiği Türkiye ile ilişkilerini sekteye uğratmamak adına PKK ile ilişki kurmadı. Ancak İran-Irak savaşı ve İran İslam Devriminin yarattığı yeni politikalar PKK ile Barzani’nin yakınlaşmasına neden oldu. Irak, savaşın etkileri neticesinde 1982’den itibaren Türkiye sınırındaki karakollarını boşaltınca bölgeye Barzani yerleşmeye başladı. Türkiye sınırı boyunca hâkimiyetini pekiştirmek isteyen Barzani, ortak düşmanları olan Irak’a karşı bu bölgede PKK ile iş birliği yapmaya ve barınma bölgeleri tahsis etmeye başladı. Barzani ilk olarak Hakkâri karşısında, İran Irak sınırındaki Lolan ve Şırnak Uludere’nin karışına düşen Haftanin bölgelerinde PKK’ya üs bölgeleri kurma izni verdi.  

10 Mayıs 1983 tarihinde Irak sınırında üç askerimizin şehit olması nedeniyle 28 Mayıs 1983’de “mahdut hedefli” yani zaman, amaç ve hedef açısından sınırlandırılmış ilk sınır ötesi askeri harekât düzenlendi. 1990’ların başında Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan Körfez krizi ise PKK için yeni fırsat kapıları açtı. Zira bu dönemde, askeri gücünü Kuveyt’e yönlendiren Irak ordusu bir süre önce geri aldığı Türkiye –Irak sınır hattındaki askeri varlığını yeniden geri çekmiş, geri çekilen bölgelerdeki askeri üsler, silah ve teçhizat dâhil olmak üzere çok miktarda askeri malzeme PKK’nın eline geçmişti. Irak’ın baskıları sonucu halkın yaşadığı bölgelerden göç etmeleri sonucunda yerleşim yerlerini de ele geçirmeye başlayan PKK, Irak hükümetinin de desteğiyle başta Zaho olmak üzere Türkiye-Irak sınırı boyunca hâkimiyet kurmaya başladı. 1991’den itibaren ise Çekiç Güç marifetiyle “insani yardım” amacıyla bölge halkına yardımlara başlandı. Bu yardımları ele geçiren PKK terör örgütü özellikle erzak depolamaya başlayarak kırsal alandaki yaşama süresini uzattı. Bu yıllarda propagandanın da gücüyle eleman sayısını artıran PKK Türkiye-Irak sınır hattı boyunca barınma alanları açarak bölgeyi kontrolü altına aldı. Askeri eğitim alanlarını da Suriye’den Irak’a taşıyan PKK, tamamen güçlendiğini hissettiği bu yıllardan itibaren sınır hattı boyunca konuşlu karakollarımıza yönelik terör eylemleri düzenlemeye başladı. PKK bu aşamadan sonra binlerce ile ifade edilebilen örgüt mensuplarını Irak’tan Türkiye’ye artırmaya ve ülkemiz içerisinde barınma alanları oluşturmaya, kurtarılmış bölgeler teşkil etme amacına yönelik olarak alanda hâkimiyet kurma çabasına girişti. 

PKK’nın Irak’ın kuzeyine yerleşme “hikâyesi”, bugün aynı bölgelere düzenlenen askeri harekâtı anlamak için bizlere ışık tutuyor. Irak’ın kuzeyine yerleşerek bölgede hâkimiyet sağlayan ve o bölgeden ülkemize geçerek eylem düzenleyen PKK terör örgütüne yönelik askeri harekâtı ifade etmek amacıyla günümüzde kullanılan “terörün kaynağında yok edilmesi” mottosunun da kaynağı da bu hikâyeyi hatırlayarak daha anlaşılır hale geliyor. Zira gerçekten de PKK terörünün ana kaynağı Irak’ın kuzeyindeki PKK yapılanmasıdır. 

Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığına yönelik düzenlenen onlarca sayıda küçük ve büyük çaplı askeri harekât bulunuyor. Kamuoyunda en çok bilinenler, 20 Mart-02 Mayıs 1995 tarihlerinde düzenlenen Çelik, 12 Mayıs-07 Temmuz 1997’deki Çekiç, 21-29 Şubat 2008 tarihlerindeki Fırtına ya da kamuoyunda bilinen ismiyle Güneş harekâtıdır. Hemen hemen 2018 yılına kadar Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ın kuzeyine düzenlediği operasyonlarda, harekât alanındaki terör örgütü mensuplarıyla çatışarak onları temizliyor, bölgede terör örgütünün sığınak ve mağaralarda sakladığı erzak ve malzemeyi ele geçiriyor, bir süre sonra operasyonu sonlandırarak geri dönüyordu. Burada mutlaka ifade etmem gerekir ki, bu operasyonlar da tıpkı günümüzdekiler gibi çok sayıda örgüt mensubunun etkisiz hale getirilmesini, örgütün lojistik ve insan kaynaklarının kesilmesi, Irak kuzeyinden ülkemize yönelik eylemlerin önlenmesi gibi hususlarda oldukça faydalı oldu. Özellikle terör örgütünün motivasyonunun azaltılması ve alandaki hâkimiyetinin kırılması açısından büyük yararlar sağlandı.   

2018 yılından itibaren askeri harekât açısından bazı değişiklikler yaşanmaya başladı. Hakkâri’de konuşlu birliklerin inisiyatifi ile 2018 yılı Mart ayından itibaren hemen hemen Zeytin Dalı Harekâtı ile eş zamanlı olarak Hakkâri/Şemdinli ilçesinin hemen güneyinde ve Irak’ın kuzeyinde yer alan, PKK terör örgütünün barınma alanlarından Hakurk alanına yönelik operasyon başlatıldı. O dönemde “Kararlılık” adı verilen bu operasyon ile sınır ötesinden önleyici tedbirler kapsamında; hudut güvenliğinin ileriden sağlanması, PKK terör örgütünün bölgedeki barınma alanlarının imha edilmesi, teröristlerin Irak kuzeyinden ülkemize girişinin engellenmesi, Türkiye içindeki terör örgütü mensupları ile Irak kuzeyindekilerin irtibatının kesilmesi amaçlandı. Asıl değişiklik operasyon neticesinde ele geçirilen bölgelerden geri çekilmeyerek bölgede üs bölgeleri inşa edilerek ve alan hâkimiyetinin sağlanması idi. 

27 Mayıs 2019’dan itibaren Kararlılık adı altında başlayan operasyonlar Hakurk bölgesinde Pençe serisi operasyonlara dönüştü. İlk Pençe harekâtı az önce ifade ettiğim Lolan bölgesine oldukça yakın bölgelerde düzenlendi. Pençe 3 harekat bölgesi ise PKK’nın ilk yerleştiği bölgelerden Haftanin bölgesidir. MSB internet sayfasındaki bilgilere göre Pençe serisi operasyonlarda bugüne kadar 831 terörist etkisiz hale getirildi, 1281 çeşitli çap ve markada silah ele geçirildi, 1407 mağara ve sığınak kullanılamaz hale getirilirken, 1812 adet mayın ve el yapımı patlayıcı ise imha edildi.  

PKK terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki hareket kabiliyeti sınır ötesi operasyonlarla büyük ölçüde engellendi. Özellikle 2019’dan itibaren terör örgütünün ülkemiz topraklarındaki eylem arayışları büyük ölçüde kısıtlandı. Sınır emniyetini ileriden sağlama ve terörü kaynağında yok etme strateji kapsamında çok sayıda üs bölgesi kurularak Irak’ın kuzeyindeki otorite boşluğundan kaynaklanan boşluk doldurularak alan hâkimiyeti sağlandı. Türkiye ile Irak’taki örgüt mensupları arasındaki hat koparıldığı için ülke sınırları içerisinde terör eylemleri önemli ölçüde azaldı. 

PKK’nın Irak’ın kuzeyinde hangi amaçlarla ve nasıl yuvalanmaya başladığını geçmişe bakarak anlayabilmek, günümüzde aynı bölgelerde devam eden terörle mücadele operasyonlarını anlamak adına faydalı olmuştur diye düşünüyorum. Bu vesileyle gençlik yıllarını bu ülkenin tek bir taşını dahi terör örgütüne vermemek için mücadele eden asker, polis, sivil tüm kahraman gazilerimizi ve şehitlerimizi de minnetle anmak istiyorum.

img

Uzman
Erol Bural