AZİZ SANCAR’DAN AVRUPA TÜRKLERİNE MESAJ…

Haziran ayının birinci haftası, “Türk Medeniyetinin Başkenti” Semerkant özel bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Semerkant’ta Türk Devletleri Teşkilatı Sekretaryasınca, Türk Üniversiteliler Birliği (TÜRKÜNİB) Rektörler Özel Toplantısı organize edildi.

Özel toplantıya TÜRKÜNİB’in dönem başkanı Azerbaycan olmak üzere, Kazakistan, Türkiye, Kırgızistan ve Özbekistan’dan bilim camiasının temsilcileri katıldılar.

Özel toplantıda, TÜRKÜNİB’in modaliteleri, Orhun Değişim Programı, 2023-2024 dönemi yol haritası başta olmak üzere, 20 ciltten oluşan, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü Ansiklopedisinin takdimi yapıldı. Toplantıda ayrıca “Türk devletçiliğinin temellerini atan tarihi bir şahsiyet olarak Efrâsiyâb (Alp Er Tunga)” çalıştayı yapıldı. Toplantıya, onursal konuşmacı olarak video konferans yoluyla Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar da katıldı. Sancar, “Türk mirasının korunması ve genç nesillerin eğitilmesi” konusundaki görüşlerini dile getirdi.

Burada, Aziz Sancar’ın Türk Dünyası ve insanlığın geleceği için tarihi anlam taşıyan görüşlerine başlıklar halinde değinmek istiyorum. Ancak, Sancar’ın konuşmasındaki ikinci cümle, bize, bir neslin inanç ve hayal dünyasını anlatıyor. Sancar o cümlede şöyle diyor: “Uzun zaman birbirinden ayrı düşmüş Türklerin bir araya gelmeleri, güçlerini birleştirmeleri, kendilerinin ve dünyanın kalkınmasına ortak katkılar sunma imkânına ulaşmaları bizim hep gençlik hayalimiz olmuştur.”

Prof. Sancar’ın, Türk Dünyasındaki bilimsel geri kalmışlık hakkında sosyal bilimcilerin ortak ve detaylı çalışmalar yapması gerektiğine dikkat çekerek, Türk Dünyasının geleceğini tayin edecek Türk çocukları ve gençlerinin yetiştirilmesi yönünde teklif ve tavsiyeleri özet olarak şu şekilde: 

- Çocuklarınızı bilim, adalet, özgür düşünce ve sorgulamanın öne çıktığı bir sistemle yetiştirin. Gençler, özgür düşünmeyi ve yaşlıların fikirlerini sorgulamayı öğrensinler.

- Temel bilimlere öncelik vermeliyiz, çocuklarımızı bu yönde desteklemeliyiz.

- Tüm Türk Dünyasında kız ve erkek çocuklarımıza aynı eğitim fırsatı vermeliyiz.

- Çocuklarımıza çok erken yaşlarda deney yapmayı öğretmemiz lazım. Sadece okumakla buna sahip olamazsınız.

- Politika ve din, bilime karıştırılmamalı. - Bilim adamları din ve politikanın dışında tutulmalı.

- Bilim adamlarına liyakata dayalı imkân sağlanmalı.

- Bilim insanlarına özgürlük verilmeli, çalışmalarına müdahale edilmemeli, merakları –ki bilimin en önemli şartıdır- sınırlandırılmamalı.

- Türk bilim insanının, Türk Dünyasına bir vefa borcu ve sevgisi olmalı. Türk bilim insanı, bilim yaparken Türk Milletini temsil ediyorum duygusu ve milletim bundan nasıl yararlanır düşüncesi taşımalı.

Prof. Sancar’ın Özel toplantının kapanışında yaptığı uzun konuşmasından seçilen bu başlıklar öncelikle, Türk Devletlerinin eğitim sistemleri için uyarıcı ve yol gösterici teklif ve tavsiyelerdir. Elbette, devletlerin eğitim politikalarını hazırlarken bu tavsiyeleri göz önünde bulundurmaları her Türkün ideali olmalıdır.

Ancak, Prof. Sancar’ın bu tavsiyeleri elbette Türk Devletleriyle sınırlandırılamaz. Sınırlandırılmamalı. Zira, dünyanın farklı bölgeleri ve ülkelerinde yaşayan Türk topluluklarının da Sancar’ın tavsiyelerine, verdiği mesajlara duyarlı olması, dikkat etmesi gerekmektedir. İşte bu topluluklardan birisi de, hiç şüphesiz, sayıları 7 milyona ulaşan Avrupa Türkleridir. Daha doğrusu, Sancar’ın bu tavsiyeleri, Avrupa Türkleri içinde yer alan Avrupa Türkleri aydınları tarafından kayıtsız şartsız analiz edilmelidir. Sancar’ın direkt muhatabı, Avrupa’da düşünen, bilim yapan, araştırmalar yapan, akademik makaleler ve kitaplar yazan, ortaya bir fikir atanlar, bilimsel tartışma programları organize edenlerdir.  

Aynı zamanda tarih edilen Avrupa Türk aydınlarına tarihsel bir sorumluluk yükleyen Aziz Sancar’ın teklif ve tavsiyelerinin yorumu, içinde yaşanılan Avrupa ülkelerinin sunmuş olduğu çok yönlü imkanlar çerçevesinde ele alınmalıdır. Örneğin tavsiyeler içinde yer alan özgürlük, özgür düşünce, sorgulama, dünyanın diğer ülkelerine kıyasla Avrupa’da daha ileridedir. Avrupa’daki Türk çocukları istedikleri alanda bilim eğitimi alabilirler, araştırma yapabilirler, bilimsel düşünebilirler ki bazı Türk ailelerinin çocukları, zaten bu yolda yürüyerek, içinde bulundukları devletin farklı kademelerinde görev alabilmekteler.

Unutulmaması gereken bir imkan ise, Avrupa ülkelerinde göçmenlerin geldikleri ülkelere göre daha fazla düşünce özgürlüğünün olmasıdır. Yani yeni yorumlar, yeni fikirler ve yenilikçi hareketler düşünce özgürlüğünün olduğu ülkelerde mayalanır, gelişir, sonra dünyanın diğer ülkelerine etki eder, oraları da değiştirir. Bu tezden bakıldığında Avrupa Türkleri aydınları, böyle coğrafi, siyasi ve bölgesel bir avantaja sahiptirler. Bunun optimal şekilde ve aidiyet sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Aziz Sancar’ın teklifleri arasında, Avrupa Türkleri için önemli bir başka nokta ise, Avrupa’da yetişen Türk bilim insanlarında Türk Dünyası sevdası ve ilgisinin gelişmesidir. Dolayısıyla, bu alanda farklı aktörler, çeşitli proje ve etkinliklerle Avrupa Türkleri ile Türk Dünyası arasındaki kültürel bağları geliştirmeleri ve beslenmeleri gerekmektedir. 

İşte bu ve benzeri perspektiflerden hareketle, Aziz Sancar’ın hayal ettiği Türk bilim insanları Avrupa’nın farklı ülkelerinde yetişmesi hiç de hayal değildir. Yetişen Avrupalı Türk bilim insanları hem içinde bulundukları ülkelerin kalkınmasına katkıda bulunacaklar, hem de aidiyet duydukları sevgi besledikleri Türk Dünyası ve mazlum toplulukların da kalkınmasında rol oynayacaklardır.

Ümidimiz, Avrupa Türk düşünürlerinin, yazarlarının, sanatçılarının, siyasetçilerinin, STK temsilcilerinin, medya mensuplarının, sanatçılarının, girişimcilerinin ve kanaat önderlerinin, kısacası bir Türk Dünyası sevdası olan her Türkün, Aziz Sancar’ın, kadim “Türk Medeniyetinin Başkenti” Semerkant konuşmasındaki teklif, tavsiye ve mesajı anlamalarıdır.

img

Uzman
VEYİS GÜNGÖR